11 Kasım 2012 Pazar

Hissetmek ya da Hissetmemek; İşte Bütün Mesele Bu! :)


Geçtiğimiz Eylül ayında kutladığım doğum günü itibariyle, ben diyeyim 29, siz deyin 30 yaşıma girmiş bulunmaktayım. 

Eee n'olmuş?? 

Valla bana kalırsa bi şey olduğu yok da; 

* nüfus cüzdanım,

* iş başvuru ilanlarındaki doğum yılı kısıtlamaları, 

* alınan yüz kremlerinin -ciltteki kırışıklıklardan, hasarlardan ziyade- yaş hesabına göre alınır olması, 

* vücudun yağ biriktirme hevesinin(!) artması, 

* siz kendinizde hiçbir değişiklik hissetmez iken etrafınızdaki insanların size 'abla' veyahut 'teyze(!)' şeklinde hitap eder olması, 

* bekârsanız  neden halâ(!) evlenmediğinize dair sorulara maruz kalmanız, 

* vücut kemik yapınızın artık tamamen oturduğunu gözlemlemeniz, 

* kıyafet alırken kendince size yardımcı olmaya çalışan satış elemanının yanınıza gelip yaşınıza uygun(!) kıyafetleri -sizin o esnada elinizde tuttuğunuz cıvıl cıvıl kıyafetleri almış olduğunuz reyondan çok farklı -başka bir reyondan getirmesi, 

* önceki yıllarda çekilmiş olduğunuz fotoğrafları görünce tekrardan bi aynaya bakma isteği ve merakı duymanız,

ve aklıma şu an gelmeyen diğer nedenlerden ötürü 'Aman Allah' ım, 30 yaşımdayım!'' krizine girmeye başlıyorsunuz.

Haa bende var mı öyle depresif bi durum? Şükürler olsun ki yok ama yukarıda saydığım nedenlerden ötürü ara ara da canım sıkılmıyor değil hani.

Mesela dün akşam, mahallemizin pastahanesinden dondurma alırken artık birbirimize aşinalaştığımız pastahane sahibinin oğlunun bana 'İyi Akşamlar Abla' demesi, bir an duraklattı beni. 'Yahu ben bununla aynı yaşta değil miyim?!' diye düşündüm ayak üstü. Elemana tekrar bi baktım ve pastahanenin camekan yansımasından da kendime; ve son noktayı koydum 'Eleman haklı :)'

Ve gelelim bugünün akşamına. 5,5 yaşındaki yeğenimin terli atletini değiştirip yenisini giydirirken, yıllar öncesine gidiverdim saliselik bir zaman diliminde. Annemin veya ablalarımdan birinin, benim üzerimi değiştirdiği günler geldi aklıma. 'Yıllar ne çabuk geçiyor.' cümlesi döküldü ağzımdan ve bu, hiç hayra alamet bir söylem değildi :)

Asıl vurucu olay ise mübarek bayramın ilk gününde yaşandı. Halis niyetlerle ziyaretine gittiğimiz yaşlı komşumuzun 40 yaşındaki bekar kızı -ilk kez karşılaştığımız için olsa gerek- yaşımı ve hemen akabinde evli olup olmadığımı sordu. 
'30 - Bekarım' şeklinde verdiğim motomot cevaba,
'Olsun, N'apalım, Bak ben de bekarım' yanıtını verince, 
gayet münasebetsiz bulduğum-ama aslında kendi içinde çok saf duyguları barındıran bu cümleye- 
ben 'İyi de bekar olmak benim tercihim' dedim ama o, bu dediklerimi duydu mu; duysa da kendince nasıl yorumladı bilmiyorum :)

Peki nedir bu yazının varmak istediği nokta?
Biz hissetmedikçe, bize yaşımızı hissettirmeyin!
Nokta!

6 yorum:

  1. zaman geçse ama biz yaşlanmasak...

    hepsisatista.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. ayşegül çok güzel yazmışsın:))çok güldüm..ya biz kadınlar çok aynıyız:)ya da çok farklı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben genel olarak hep böyle düşünüyorum ''ya hepimiz aynıyız ya da çok farklıyız'' diye.
      beğenmene sevindim :)

      Sil
  3. çok haklısın bende nisan ayında 30 una girmiş biri olarak seni daha iyi anlıyorum :((

    YanıtlaSil

Gelsin Yorumlar: