31 Ekim 2013 Perşembe

AĞRI DAĞI EFSANESİ ... YAŞAR KEMAL


Nasıl bir kitap bu biliyor musunuz?
Su gibi, dupduru, sade, içindeki taşları gösteren...
Nefes gibi, derinlere işleyen ve rahatlatan...
Rüzgar gibi, ferahlık veren...

Adını çok duyduğum ama hikayesini bilmediğim bu kitabı okumak, bir kitapsever olarak bana çok iyi geldi.
Kaldı ki okunmaya fazlasıyla değer!
Üzerinde konuşulan tek bir kelimenin bile ağır geleceği, şahsına münhasır bir kitap.

Sanki bir cümle daha eklenseymiş fazla gelirmiş;
Sanki bir cümle yazılmasaymış eksik kalırmış gibi...
Öylesine TAM bir kitap!

Hiç bir ticari kaygı, satılma endişesi taşımadan, içtenlikle, samimiyetle, içinden geldiği ve olması gerektiği gibi yazıldığı o kadar ortada ki!..

Dili çok güzel; rengarenk ama sade...
Üslubu çok güzel; sarıp sarmalıyor...

Tabi ki Ağrı Dağı' nı ve Halkını anlatıyor.
Bu anlatışı; bir yiğit, bir güzel ve bir efsane ile süslüyor.

120 sayfa.

Kitabın bir diğer, EN GÜZEL yanı, içinde yer alan çizimleri, Yaşar Kemal' in yakın arkadaşı Abidin Dino' nun yapmış olması.
Ama bu çizimler de o kadar yalın ama bir o kadar da güçlü ki!..
Aynen bunun gibi:


Efsaneyi okurken aklıma hep ''Hasan Boğuldu'' filmi geldi.
Hani şu Kazdağları' nda yaşanan efsanenin anlatıldığı; baş rollerinde Hülya Avşar ve Yalçın Dümer' in yer aldığı film. Hüzünlendim... 

AŞK OLMASAYDI, DÜNYA DÖNMEZDİ; HİÇ... HİÇ BİR ŞEY OLMAZDI!..

Yaşar Kemal' i ilk okuyuşum bu kitapla oldu ama devamı mutlaka gelecek ve gelmeli de!..
Böyle kaç yazar yetişir ki bir memlekette veya dünyada???

Siz de mutlaka okuyun!
Kitaplığınızda Y.Kemal' in en azından bir kitabı; aslında bu kitabı mutlaka bulunsun!

Bu sağlam eser için Yaşar Kemal' i ve içindeki hassas çizimler için Abidin Dino' yu saygıyla ayakta alkışlıyorum!

Ve bu kitabı okumama hem sebep hem de vesile olan Yalı Çapkını Ajans Bloguna tekrar teşekkürlerimi yolluyorum.

''BENİM DÜNYAM'' Filmi


Şu aralar revaçta olan ve izleyiciyi kendine çeken bir film ''Benim Dünyam''.

Çoğunluğun ilgisini çekmesinin nedeni tabi ki Beren Saat; aynen bende olduğu gibi.

Peki filmi ve B.Saat' i beğendim mi?

Çok değil ama evet beğendim.

Bir defa Türk filmleri desteklenmeli ki daha fazla ''bizim'' hikayelerimizi ve ''başka'' hikayeleri, ''bizden'' birileri, ''bizim dilimizden'' anlatsın. Bıktık artık kısır döngüye giren yabancı menşeili filmlerden. ''Bizim dilimizden'' derken kastettiğim Türkçe olması değil; bizim kokumuzu taşıması...

Filmin üst sıralarda yer bulmasını ; dikkat çekmesini isterim. 
Çünkü; çok önemli bir konuya, ''normal(!)'' insan sınıflandırmasının dışında kalan, -nedense- ''farklı'' ve hatta ''korkulacak'' insan kategorisine dahil edilen engelli insanlara dikkat çekiyor.

İnsanı insan yapan özelliklerin dış görünüşle, vücut bütünlüğüyle ve hatta akıl bütünlüğüyle değil ruh bütünlüğüyle, bu dünyaya gönderilmiş olma ile bağlantılı olduğu bilgisinden, sevgisinden, hoş görüsünden ve bilincinden mahrumuz ya; çok üzülüyorum.

Bununla beraber hikaye çok çabuk, pat pat pat ilerliyor ve sanki sade ve sadece ağlatmaya odaklı devam ediyor. (evet filmi izlerken ağladım; aynen diğer bayan izleyicilerde olduğu gibi...). Filmin böyle bir olumsuz imajı oldu benim üzerimde.

Aynen buradaki yazımda bahsettiğim Sol Ayağım Kitabı ve İçimdeki Deniz filminde olduğu gibi...

''İntikam'' dizisinde oynayan B.Saat' in siyah kıyafetler içinde, neden ara ara işitme engelliler için özel hareketlerle aktarımda bulunduğu bu filmle ortaya çıkmış oldu böylece.

''Benim Dünyam'' filminde asıl dikkatimi, çocuk oyuncu Melis Mutluç çekti.
Şimdilerde, Star TV' de yayınlanan ve benim de ilgiyle, gülerek takip ettiğim ve izlerken dizi paylaşımlarımı twitter hesabımdan yaptığım ve yapımcı firmanın twittlerime karşılık verdiği ''Aramızda Kalsın'' dizisinde oynuyor Melis. Oyunculuğu takdire şayan. Dizide, aynen filmde olduğu gibi Uğur Yücel' le beraber oynuyor. Yani kadrolar ayrıştırılmamış.


Melis bundan önce, ''Muhteşem Yüzyıl'' dizisinde Mihrimah Sultan' ın küçüklüğünü canlandırıyordu ve orada da izlerken ''vay canına; çocuk olmasına rağmen çok iyi oynuyor! şu afraya tafraya, emr-i vaki tavırlara, göz süzmelere bak! gelecek vadediyor!'' diyordum. Orda da yine ''Aramızda Kalsın'' dizisinde kardeşi rolünde olan erkek çocukla beraber oynuyordu. 
Yani yukarıda da dediğim gibi, kadrolar ayrıştırılmamış =)
Böylece de birbirine alışmış oyuncularla oluşturulan farklı setlerde verim üst planda tutulmuş.

Filmdeki cefakar, vefakar anneyi canlandıran Ayça Bingöl ise yine her zamanki gibi, ''bizim evin kızı/ablası/annesi'' sıcaklığında ve doğallığında oynamış. Kendisini, minyon tipi ve küçük yüzü sebebiyle küçük ablama benzetiyorum ve bu sebeple ayrı seviyorum =)

Sözün özü: 

''Benim Dünyam'' filmini izleyin ve Farkındalık kazanın!
İnsanlara, ''insan'' oldukları; Yaradan' ın yarattıkları olduğu için, Yaradan' dan ötürü kıymet verin.
''Aramızda Kalsın'' dizisini izleyin =)
Twitter hesabımı takibe alın ve takipte kalalım; özellikle dizileri izlerken retweet' leşelim =)
''Aramızda Kalsın'' dizisinde esas oğlan Civan rolündeki Caner Cindoruk' u özellikle izleyin ;)
Ve Civan' ın yukarıdaki yeşil renkli gömleğini benim gibi beğenin. (ne demekse bu?? =) )

23 Ekim 2013 Çarşamba

''SOL AYAĞIM'' Kitabı... Christy Brown


Yukarıda gördüğünüz muazzam kapağa sahip ''Sol Ayağım'' kitabı bence herkesin okuması gereken bir kitap.
172 sayfadan oluşan kitap, gayet rahat okunabilir şekilde yazılmış, her yaşa hitap eden bir kitap.

Büyük-küçük herkesin okumasını lüzumlu görmemin sebebi; elimizdekilerin nimetini, hiç yoksa bile sağlığımızın-beden bütünlüğümüzün kıymetini bilme noktasında rehber niteliğinde olması.

Üslubu basit, sayfası az, kısa bölümlere ayrılmış ve yazı karakterinin büyük olması sebepleriyle çocukların da kolaylıkla okuyabileceği bir kitap. Zaten yazar Christy Brown, çocukluğundan itibaren yaşadıklarını yazdığı için bolca çocuk anısı barındırması sebebiyle de çocukların -en azından 11-14 yaş arası çocukların- ilgisini sürekli tutabileceğini düşünüyorum.

Öyle yerleri var ki, okurken o an kitabı kapatıp şükretme ihtiyacı duydum. Bundan sanmayın ki bunalıma sürüklüyor. Hayır. Biz ''normal'' insanların rahatlıkla yaptığı her işin, ''farklı'' yaradılıştaki engelli insanlar için ne denli zor ve yapılması uzak işler olduğunu görünce şükrettim.

Yazar ve kitaba ilişkin bilgi:
Christy Brown (5 Haziran 1932 – 6 Eylül 1981), İrlandalı yazar ve ressam
23 çocuklu bir ailenin, hayatta kalabilen 13 çocuğundan biri olarak Dublin'de doğmuştur.Beyin felci ile dünyaya gelmiş ve uzun süre hareket ve konuşma yetenekleri olmadan yaşamıştır. Doktorlar, başlangıçta C.Brown'un zihinsel olarak özürlü olduğunu düşünmüşlerdir ve öleceğini söylemişlerdir. Fakat annesi doktorların sözüne aldırmayarak oğlunun eğitilebileceğine inandı. Annesinin bu çabaları sonuç verdi ve Christy Brown sol ayağını kullanarak yazmayı ve resim yapmayı başardı. Konuşmaya başlaması ile birlikte, doktorlar tedavi biçimini değiştirerek fizyoterapiye ağırlık vermişler, böylelikle yazar daha rahat hareket edebilmeye başlamıştır.
Yaşamı boyu yardıma muhtaç olarak yaşaması onun İrlanda'nın tanınmış yazarları arasına girmesini engellememiştir. Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı eserler, onun dünya çapında bir üne kavuşmasını sağlamıştır.
Kendi hayat hikâyesini yazdığı Sol Ayağım (My Left Foot) adlı eseri filme alınmıştır. Baş rolünü Daniel Day Lewis' in oynadığı Sol Ayağım filmi büyük bir başarı kazanmıştır. Bu tarzda yazdığı diğer kitabı da (Down All The Days) en çok satanlar listesine girmiştir.
Londra'ya yaptığı birkaç ziyaret dışında bir kere de Amerika'ya giden yazar, tüm yaşamını Dublin'de geçirdi.
Christy Brown 1981'de öldü. Christy Brown hayat hikâyesinin bulunduğu Sol Ayağım kitabında annesine sık sık teşekkür etmektedir. Ailesi onunla hep gurur duyduğunu belirtiyor.

Filmin afişi:



 Bu kitap bana, baş rolünde Javier Bardem' in oynadığı, genç yaşında tetrapleji hastası olan genç bir adamı konu alan ve gerçek olan ''İçimdeki Deniz'' filmini hatırlattı.


Bu yazı vesilesiyle sizlere hem kitabı hem de iki filmi tavsiye ederim.

Sevgilerimle...

''KAIKEN'' Kitabı ... Jean Christophe Grange


Yine bir Grange kitabı ve tabi yine sürükleyici bir gerilim/macera kitabı...

Okuduğum Grange kitaplarının sayısı böylece, ''Leyleklerin Uçuşu'', ''Sisle Gelen Yolcu''''Siyah Kan'' ve ''Şeytan Yemini'' kitaplarından sonra 5' e ulaştı.

Beğenim açısından sıralamayı en beğendiğimden başlamak üzere Siyah Kan, Sisle Gelen Yolcu, Kaiken, Leyleklerin Uçuşu ve Şeytan Yemini şeklinde yapabilirim. Yani Siyah Kan hala ilk sırada benim için.

Bu sefer hikaye Japon Kültürü üzerine kurulu. Böylece hiç gidip görmediğiniz halde Japonya, Japon halkı, Japon filmleri-sanatçıları-ressamları-yönetmenleri, Japon sporları, Japon örf ve adetlerine ilişkin şeyleri bu kitap sayesinde öğrenebiliyorsunuz. Ama öyle böyle değil! Ciddi bir araştırmanın ürünü ''Kaiken''. Dolayısıyla eğer benim gibi farklı kültürlere, kelimelere, insanlara meraklıysanız büyük bir keyifle, merakla okuyacağınız bir kitap. 

Kitabı gerçekten elimden bırakmak istemedim.
Zaten artık Grange ve hayal dünyası, üretkenliği, yazarlığı, kurgulamaları üzerine bir şey söylenecek gibi değil. Adam, yazıyorrr! ;)

Grange' ı ve nasıl yazdığını merak edenler aşağıdaki linke tıklayabilir:


Bu video ile Grange' ın da ''erken kalkanlar'' tayfasından olduğunu öğrenmem, nedense beni hiç şaşırtmadı :)

Ve ayrıca kitabın siyahlı-yeşilli kapağındansa Doğan Kitap aracılığıyla çıkarılan Türkiye' deki kapağı bence daha güzel.

Kitaba adını veren ''Kaiken'' nedir sorusunun cevabı aşağıda: 


Yani Kaiken, samurayların karılarının intihar ederken kullandıkları hançere verilen isim(miş).

Grange diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da Subaru marka arabadan, Iphone marka telefondan, Lexomil marka rahatlatıcı haplardan, ''psişik, psikotik, psikoz'' kelimelerinden vaz geçmiyor :)

Bizim bildiğimiz tabirle ''harakiri''nin resmi adının ''seppuku'' olduğunu da yine bu kitaptan öğrendim.

Ben bayram tatilimde hemencecik bitirdim bu kitabı. Yani verimli bir bayramdı benim adıma ;)
Su içer gibi okudum!

Yazımın sonunda Sevgili Deniz' e bu güzel hediyesi için teşekkür ediyor, öpücüklerimi yolluyorum.

Seni Seviyorum Deniz!
İyi ki tanıştık ve iyi ki arkadaş olduk!
Tez zamanda Trabzon' da görüşmek dileğiyle ;))))

10 Ekim 2013 Perşembe

KELİME OYUNU VE BEN

VE GELELİM İSTANBUL' U YİNE GÖRMEME VESİLE OLAN VE KAZANDIĞIM İÇİN İSTANBUL+ÖDÜL ZEVKİYLE KATMERLENEN, YANİ TADINDAN YENMEYEN, YANİ DONDURMALI KADAYIFA DÖNEN ''KELİME OYUNU'' YARIŞMA PROGRAMI İLE İLGİLİ LİNK PAYLAŞIMIMA:


YARIŞMAYI İZLEYEMEYENLER VE BENDEN LİNK BEKLEYEN SEVGİLİ ARKADAŞLARIM;
YARIŞMA YOUTUBE' A DÜŞTÜ VE YOUTUBE DİREKT OLARAK BENİM GÖRÜNTÜMÜ ATADI :) SEVİNDİRİK OLDUM MU??? KESİNLİKLE EVET!!! :)

http://www.youtube.com/watch?v=xNeYPK8fsLs

BU ARADA 2 GÜN EVVEL TRABZON' DA 2 GENÇ BAYANIN BENİ TANIYIP, DURDURUP, SOHBET EDİP TEBRİKLERİNİ SUNMALARI ÇOK HOŞ BİR DUYGUYDU BENİM ADIMA :)
DAHA DA FAZLASI OLACAK İNŞAALLAH!

BUGÜNLÜK BENDEN BU KADAR PITIRCIKLAR!

HAMİŞ: FECİ HASTA OLDUM; YARIN KBB DR.U İLE RANDEVUM VAR; HAYIR DUALARINIZI EKSİK ETMEYİN Kİ BAYRAMI ÇOK GÜZEL GEÇİREYİM, OLUR MU?

SELAM, SEVGİ VE DUA İLE...

5 Ekim 2013 Cumartesi

''KELİME OYUNU'' PROGRAMINDA BEN VARDIM VE KAZANDIMMMMM :) :) :)




BİRAZDAN SHOW TV' DE KELİME OYUNU PROGRAMINDA OLACAĞIM.
BUGÜN ÖĞLEN SAAT 5' TEKİ CANLI YAYININ TEKRARI VERİLECEK.
İZLEYEMENLER BUYURSUN İZLESİN :)
KA ZAN DIIIIIIIIIIIIIIIIIMMMMMMMMMM !!!!!!! :))))


SONRADAN İZLEMEK İSTEYENLER İÇİN İSE LİNK: 

http://www.youtube.com/watch?v=xNeYPK8fsLs


2 Ekim 2013 Çarşamba

Gök Yüzünün Üzerinde 3 Metre...kitap...Federico Moccia

Aşağıdaki yazıyı, yine aşağıdaki müziği açarak okuyun; hadi bakalım ;)


Görselini aşağıda gördüğünüz, 
April Yayınları' ndan çıkan, 
438 sayfa olan, 
İtalyan yazar Federico Moccia' ya ait 
''Gökyüzünün Üzerinde 3 Metre'' kitabı, 
ön ve arka kapağı sayesinde, 
okumazsam bile aliyim kitaplığımda dursun, baktıkça içim açılsın, hayaller kurayım, mutlu olayım, aşkı yaşayayım dedirten bir kitap. 
Baksanıza şunun güzelliğine... 
Bu açıdan, April Yayınları' nı kutluyorum! 
Bence sadece kitabın içeriği değil dışı da kendini sattırır, ilgi çeker, mutlu eder,... vs.


Ben ki Fransa (Paris) düşkünü biri olarak, bu kitabı Fransa' yı hayal ederek aldım. 
Biliyorum kapakta Pisa Kulesi var; yani mekan Roma ama olsun; hayallere ket vurulamaz ya! ;)

Hem bu kitabın kapağını, aşağıdaki en çok sevdiğim 2 kupanın karmasına benzetiyorum. Sol kupadaki mekan zaten bana göre Paris; hem yeşil, eski model bir araba var; sağ kupada ise scootera binen yeşil kazaklı bi kız var; daha ne olsun...
                      

Samimiyetimle ve Sevgimle :)

1 Ekim 2013 Salı

Bekle Beni İstanbul! :)



SELAMÜNALEYKÜM CANLAR! :)

MERABA ARKADAŞLAR! :)

ALLAH(C.C.), İZİN VERİRSE BU PERŞEMBE-CUMA-C.TESİ-PAZAR ( 3 EKİM- 6 EKİM TARİHLERİ DAHİL ) İSTANBUL' DA OLACAĞIM.

ARANIZDA İSTANBUL' DA YAŞAYANLARLA, BİR ÇAY İÇİP SOHBET ETMELİK SÜRECİK DE OLSA GÖRÜŞMEK İSTERİM.

E TABİ SİZ DE BENİMLE TANIŞMAK, SOHBET ETMEK İSTERSENİZ :)

BU KONU İLE İLGİLİ BANA asgul829@gmail.com MAİL ADRESİMDEN ULAŞINIZ LÜTFEN ;)

GÖRÜŞMEK DİLEĞİ, ÜMİDİ İLE VE GÖRÜŞMEK ÜZERE! :)