Yılların otobüs firması Metro,
kurumsallaş(ama)ma ve kendini sevdir(eme)me yolunda istikrarını koruyor.
Hafta sonu yaptığım il dışı seyahatim, dönüş yolunda hüsranla sonuçlandı.
Terminalden çıkalı daha 1 saat olalı bozulan otobüs, yolcusuyla beraber(!) servise çekildi ve tam 2 saat o soğuk ortamda tamir edildi.
Sıkıntıdan ilk yarım saati servisin üst katında insanları inceleyerek,
ikinci yarım saati otobüs içinde,
üçüncü yarım saati -zevk almak makbuldür diyerek, diğer yolcularla laklaklayarak,
geri kalan süreyi de kah dolaşarak, kah otobüse bindi-indi yaparak geçirdim.
Söyleyecek çok lafım var da yazacak halim yok.
Başka bir vasıtayla yoluna devam etmek isteyen bir yolcuya, kaptanın ''zaten moralim bozuldu, ölürüm de bırakmak, bu otobüsten kimsenin ayrılmasına izin vermem, hep beraber sağsalim gideceğimiz yere varcaz'' şeklinde gayet duygu yüklü bir konuşma yapması ve hatta o yolcuyu almaya gelen ablasına ''kardeşinizin başına bir şey gelirse bana hesap sorarsınız'' demesi, canım yurdum insanı' na tipik bir örnekti ve kaptanı linç etmemizi önledi :)
Başlıkta 'Kör olasın ''Metro'', Sıkıntın Hiç Bitmez!' dememin sebebi yine Metro' nun yıllar önce Ankara' dan Samsun' a dönerken olmadık yere yaşattığı başka bir sıkıntıydı.
Tavsiyem, mümkün mertebe diğer firmaları tercih etmeniz olacaktır.
Araçtaki sıkıntının nedeni, serviste 2 saat bekletilmemiz, ek araç yollanmaması, yedek parça bulunamaması, yolda çekilen sıkıntılar, görevlilerin saçma salak lafları detaylandırılabilir ama bu kadarı bile bünyeme kafi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Gelsin Yorumlar: