4 Ocak 2013 Cuma

Hastane Asabiyeti



Feci bir baş ağrısı,
Asabiyet,
Keyifsizlik,
Ruhsuzluk.
Tüm bunların sebebi,
Tıp Fakültesi Hastanesi.
Annemin rutin kontrolleri için her gidişimde ben daha hasta olarak ayrılıyorum ordan.
Sabah git, sıra al.
Sabahın 7:30-8:00' inde aldığın randevuya öğlen 11'e doğru ancak girebil.
Aradaki 2,5 - 3 saati diğer hasta ve yakınlarıyla beraber bunalım içinde ve yorularak geçir.
Girdiğin doktor odasında maksimum 5 dakika kal,
yani topu topu 5-6 dakika için o kadar saat, fiziksel ve ruhsal yorgunluk yaşa.
Doktorun diyeceklerinin neredeyse tamamını bilmene rağmen, doktorun tahlil kağıdının kenarına sırf ufacık bir tik atması neticesinde laboratuvara gidip kan aldırabil.
Önceden kan aldırılabilse, direk doktorun yanına tahlil neticesiyle gidilebilse... Ama o ufacık tikin, doktor tarafından atılması lazım...
Laboratuvar önünde, tıkış tıkış kalabalık içinde, çeşitli kokular eşliğinde bekle.
Nihayet kan aldır.
Ve mutlu son!
Ama bu mutlu son, annem için.
Çünkü onun için eve gitme, dinlenme, asabiyetten uzaklaşma durumu söz konusu.
Benim içinse öğleden sonra tekrar hastaneye gitme,
tekrar 1 - 1,5 saat bekleme,
tekrar  doktorun odasında topu topu 5 dakika kalma,
pratisyen hekimden sonra bu kez 'esas' doktorun odasının önünde bekleme,
neyse ki o odada biraz daha uzun kalma,
ve
1,5 ila 3 ay sonra tekrar aynı sinir bozucu harbe girmek için randevu alma.
ve bu sıkıntıları, stresi 2 senedir tek başıma yaşama!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Gelsin Yorumlar: