31 Ocak 2017 Salı

...Sesine Aşık Olunası İnsanlar...



sesine aşık olunası insanlar vardır.
sureti, güzelliği, edası, havası, giyimi, yaşam tarzı ilgilendirmez sizi. düşünmezsiniz bile bunları. aklınıza gelmez.

ama sesleri sizi sizden alır. hüzünlü bir şarkı söylüyorlarsa sizin en keyifli anınızda bile gözlerinizin dalmasına, kalbinizin titremesine, derin bir iç çekmenize ve yaşadığınızın aşkları tekrar yaşamanıza sebep olurlar, o en fazla 5 dakika süren şarkıları boyunca.

ama sesleri sizi sizden alır. hareketli bir şarkı söylüyorlarsa sizin en duygusal anınızda bile içinizde umut ışığının çakmasına, bedeninizin ritm bulmasına, gözyaşlarınızı parmak uçlarınızla da olsa şööyle bir silmenize ve ciğerlerinize can nefesini çekmenize vesile olurlar o en fazla 5 dakika süren şarkıları boyunca.

şu aralar benim dünyamda aşağıdaki üç isim bunları gerçekleştiriyor. şu aralar dediğim de yani bir yıllık bir süreçten bahsediyorum. kendilerine hayranlık besliyorum. şarkılarına, seslerine, vurgularına, sanatlarına, seslerinin kıvrımlarına ve çıkışlarına, iç yakan inlemelerine, kalitelerine, müzikleriyle var olmalarına, müzik için yaratılmış olmalarına...

ilki, burcu güneş:
kesintisiz bir şekilde bir yıldır dilimde ''yakın mesafe''
nerelerde dinlemedim ki bu şarkıyı, özel sektörde yer aldığım zamanların en yoğun çalışma dönemlerinde, iş için oradan oraya minibüslerde giderken, diz boyu karın içinde ve soğuğun göbeğinde, şarkıyı indirdiğim telefonumda uçakta seyahat ederken...


her ne kadar sözleri acıyı barındırsa da kırmızı ojeleri, jean pantolonu, kırmızı spor gömleği ve sarı saçlarıyla bana müthiş bir enerji aktarıyor ''oflaya oflaya''
klip tren garında geçiyor ve ben her daim gitmeleri görmeleri seviyorum ya, klibi her izleyişim, şarkıyı her dinleyişimde nerelere nerelere seyahat ediyorum...


ve vazgeçilmezim ''aşkın beni baştan yazar'' şarkısı var. nasıl sevmem böyle bir şarkıyı; adı bile kafi yüreğimi kelebekler gibi uçurmaya... sanatçının klipteki simsiyah saçları, siyah uzun elbisesi ise kadınlık hallerimin bir yansıması veya özentisi gibi...


her duyduğumda sesine aşık olduğum bir diğer isim ise bu kez bir beyfendi; gökhan türkmen.
gönlümü fetheden şarkısı ''büyük insan'' oldu. ah ne ağlamışlıklarım var bu şarkıyı dinlerken ve ne yazmışlıklarım...


sonra öyle içten, öyle iç titreten bir ''dön'' dedi ki, aşk acısı yaşamadığım zamanlarda bile bu şarkıyı dinleyip de üzülenler için ''lütfen aşıklar acı çekmesin, ayrılmasın, üzülmesin, şu an bu şarkıyı kim dinleyip de ağlıyorsa sevdiğine kavuşsun.'' diye dua ettim. 


ve gökhan türkmen' in benim için yeri apayrı olan en son bombası ''yanımda kal'' geldi müzik dünyasına, hoş geldi, sefa geldi, iyi ki geldi. ne güzel bir ahenk, ton ve ses kattı şarkıya, aman Allahım! tabi ki burda sevgili ve saygıdeğer harun kolçak' a alkış tutmak ve iyi ki varmış, iyi ki bu sözlere sahip bu enfes şarkıları bizlere kazandırmış demeli.


gökhan türkmen' i, ''istanbul''suz düşünmek olmaz tabi. sevdiğini, yaşayan, nefes alan bir şehre benzetmek, yaşanılan şehrin her bir yanında sevdiğine dair izler bulmak ve belki de olmayan izler yaratmak; aşka dair başka ne ister ki bir insan?..


ve emre aydın... tuhaftır benim emre aydın' la tanışmam ve sevmem. samimi bir arkadaşım hayranıydı ve ben hiç beğenmez, takip etmezdim. ta ki ''soğuk odalar'' şarkısı ile kelimelerimin boğazımda tıkalı kaldığı zamanlarda, zamanı durdurup benim yerime konuşana kadar... sustum ve dinledim şarkıyı, halimden yalnız bu halden geçenler anladı.


ve, gitmek zorunda kalanların, gitmelerine sebep olanlara söyledikleri öyle buruk, öyle yarım, öyle isteksiz öyle boş bir ''hoşçakal''ı öylesine içini doldurarak söyledi ki başka söze gerek kalmadı. 
zira insanın ardında bırakmak zorunda kaldıklarına; ayakları geri geri giderken söylenen, aklın hep yaşanılamamışlıklarda kaldığı bir elveda idi: ''hoşçakal''


ah eden bir ''sil gözünün yalnızlıklarını'' vardı, köhne bir evin çatlak duvarlarında; yalnız bir kalbin kırılan her bir yanında... belki' lerle dolu bir ümit... korkularla dolu bir bekleyiş...


ve nedendir bilemem, tam izahını yapamam ama emre aydın' ı benim gözümde emre aydın yapan olay, aşağıda ufak bir kesitini gördüğünüz ''x factor-star ışığı'' programında yarışmacı olan ilyas yalçıntaş' ın seslendirdiği ''incirler'' şarkısına 36.saniyede verdiği tepkidir, kulak kesilmesidir, yanındaki ünlüyü geçiştirmek pahasına, ünsüz ama yetenekli kişiye kulak vermesidir ve performansın neticesinde yaptığı ''ben olsam senin kadar güzel söyleyemezdim.'' yorumudur, gözümde ''adam gibi adam'' mertebesine yükselten.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
şimdilik bu üç sanatçıydı bahsetmek istediğim.
başkacası yok mu?
olmaz mıııııı...
çokçası var,
lakin ilerleyen zamanda...

içimizdeki müziğin hiçbir zaman susmaması dileğimle,

SEVGİLER AYŞEKIZ' DAN :)

1 yorum:

  1. Merhaba şarkılarİn hepsi için söylediklerine katılıyorum

    YanıtlaSil

Gelsin Yorumlar: