peeee
yazmayalı 1 yıl olmuş
zaman ne de çabuk geçmiş
Charlie Chaplin yazımı yazdığım gün, dün gibi aklımda diyemeyeceğim
zira yazdığım gün aklımda ama 1 yıl öyle çok da çabuk geçmedi
zaten bugün yazmamın nedeni de pik yapan can sıkıntım...
tabi zamanın içini insan bir şekilde dolduruyor
aynen o geçen zamanda kendi içini doldurduğu gibi.
o halde yaptığın işle/işlerle aslında kendi içini/hayatını dolduruyorsun diye aşşşırı zeki bir şekilde bağlıyorum ve bu yazının konusu olan kitaba geçiyorum: Kelebek (orijinal adıyla Papillon)
Fransız asıllı yazarı Henri Charriere, 9 kez kaçma teşebbüsünde bulunup sonuncusunda başardığı kürek mahkumiyetini, kaçma denemelerini, mahkum arkadaşlarını, farklı hayatları anlatıyor kitabında.
evet kaçıp kurtulmuş ama tahmin edersiniz ki bu öyle ha deyince olmuyor. yakalanıp hücreye dönmesiyle sonlanan her kaçış denemesinde yaşadıkları, insan bedenini zorlayışı, umudunu kaybetmeyişi, aklını yitirmemek, bedenini güçten düşürmemek için yaptıkları hakikaten insanı hayrete düşürüyor. hele ki o hücre hayatı... brrrr... dehşet...
kitap 565 sayfa ve E Yayınlarından çıkmış, devam kitabı var, adı ''Banko''
kitap iyiydi güzeldi evet ama hayatımın kitabı dediğim ''Shantaram''ın yerini tutamaz. blogumu evvelden takip edenler bilirler Shantaram kitabını. o da mahkumiyetten kaçan bir Amerikalının Hindistan' a sığınmasını ve oradaki yaşadıklarını anlattığı gerçek bir hayat öyküsüdür. beni feci sarsan bir kitap olmuştur.
şimdilik bu kadar olsun bu yazı
yazmak iyi geldi ama kafam hala dolu ve sanırım daha fazla cümle üretemeyeceğim.
kalın eğlenceyle,
benim yerime de eğlenin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Gelsin Yorumlar: