31 Ağustos 2014 Pazar

EYLÜLÜM! HOŞ GELDİN...



CANIM CİCİM EYLÜL AYIM HOŞ GELDİN TEKRARDAN!
SEVERİM SENİ BİLİRSİN!
NE KADAR DA UYUMLUYUZDUR BİRBİRİMİZE.
BAZEN DOLU DOLU YAĞARKEN BAZEN DE SICAK SICAK SARARIZ.
DEĞİŞMENİZ İKİMİZ DE, AMA SAMİMİYİZ!
BİR ŞEYİ YAPIYORSAK TAM ANLAMIYLA YAPARIZ!
YA GERÇEKTEN ISLATIRIZ, YA GERÇEKTEN ISITIRIZ.

                 
NE GÜZEL GELDİN YİNE BU SENE!
''BEN GELDİM!'' DEDİN, ÖNCEKİ GÜNLERDE YAŞANAN BUNALTICI HAVAYI DAĞITAN YAĞMURUNLA.
''BEN GELDİM!'' DEDİN, TOPRAKTAN YAKAN BUHARIN DEĞİL MİS KOKUNUN YÜKSELMESİNİ SAĞLAYARAK.
''BEN GELDİM!'' DEDİN, GECENİN BU VAKTİ HİÇ BİR CANLININ YAPAMAYACAĞI MELODİYİ, DAMLACIKLARINLA KULAKLARIMIZA YOLLAYARAK.

NE ÇABUK GELDİN YİNE!
ÖZLETMİŞTİN KENDİNİ!
NASİPTE VAR MI TEKRAR GÖRÜŞMEK DERKEN KAPIMI ÇALDIN.
HEYECANLA BEKLEMEKTEYDİM, HALEN DAHA HEYECANLIYIM!

GEÇEN YIL BU VAKİTLERDE BANA PLANLAR YAPTIRMIŞTIN.
GEÇEN YIL BU VAKİTLERDE BANA YAŞADIĞIM ŞEHRİ SEVDİRMİŞTİN.
GEÇEN YIL BU VAKİTLERDE BANA YAZMA AŞKIMI TEKRAR KAZANDIRMIŞTIN.
GEÇEN YIL BU VAKİTLERDE BANA HAYATIMIN KİTABI ''SHANTARAM''I OKUTMUŞTUN; HEM DE MUM IŞIĞINDA.

                             

DEĞİŞMEN VE DELİŞMEN OLAN BANA ''TRABZON' DA ÖYLE GÜZEL RAHMET YAĞIYOR Kİ DUA VAKTİDİR, MUTLULUK VAKTİDİR, GÜLÜMSEME VAKTİDİR, ŞÜKÜR VAKTİDİR :) '' YAZDIRTTIN KENDİ HİSSETTİRDİKLERİNLE.

BİZ BİRBİRİMİZİ HEM TAMAMLADIK HEM ÇOK İYİ ANLADIK.
DEĞİL Mİ Kİ RABBİM(C.C.), BENİ ''SEN''DE GÖNDERDİ DÜNYA HAYATINA.


                          
GÜZEL EYLÜLÜM GÖRSEL EYLÜLÜM DEDİĞİM ŞU YAZININ ÜZERİNDEN HANGİ ARA 1 SENE GEÇTİ;

PEKİ ''YAŞ ALMA''LAR HEM ÇOK KIYMETLİ HEM KISACIK MIDIR DA VAKİT ÇABUCAK AKTI Kİ, BİZ DE BİRBİRİMİZE AKTIK!

BİRBİRİMİZE AKTIK, 1 SENEMİZİN HASRETİNİ DİNDİRECEĞİZ AMA BU GEÇEN SÜREDE BÖYLE ŞEYLER DE OLMADI DEĞİL :)))

HER NE İSE!
HOŞ GELDİN!
SEFA GELDİN!
BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERİN VAR!
BEN SENDEYİM, SEN BENDE!

BANA HAYR' INI VER, BEREKETİNİ VER, MUTLULUĞUNU VER İNŞAALLAH!

SEFAMIZ BERABER OLSUN!

VİRA BİSMİLLAH!
                         

28 Ağustos 2014 Perşembe

2 KİTAP, 2 FİLM, 1 AYŞE


''İnsanın Temel Acıları Üçlemesi'' serisinin 1.si olan bu eşsiz kitap, Psikiyatr Mustafa Ulusoy' a ait.
M.Ulusoy' u uzunca bir süredir okumak istiyordum ve bu kitap vesile oldu.
Çok beğendim kitabı.
Psikanalizler mükemmel yapılmış. Eee adam boş yere psikiyatr olmamış ;)
Hani kendi içinizde yaşadığınız, yaşadıklarınızı kafanızda abuk sabuk biçimlere, düşüncelere, hayallere dönüştürdüğünüz, sizden başka kimseciklerin öyle düşünebileceğine ihtimal vermeyeceğiniz durumlar vardır ya, aynı durumları yaşamış insanları gördüğünüz bir kitap bu. Ve ''tek ben değilmişim bu abukluklara meyleden, oleeeey, ben psikolojik sorunlu değilmişiiiimmm'' deyip mutlu oluveriyorsunuz :) :) :)
Kitapta farklı karakterler üzerinden hikayeler kurgulanırken analizler yapılıyor ve kitabımızın baş karakteri olan Psikolog ( o da ayrı bir karakter yani ) diğer karakterlerle yaptığı görüşmeler neticesinde kanaatler oluşturuyor.
En nihai noktada ise ister sevgiliniz ya da eşiniz olsun isterse de aile efradınızdan biri, AŞKı nasıl yanlış tahayyül edip ne derece yanlış yanılsamalar içine düştüğümüz ve bunların neticesinde yaşanılabilecek EN Bİ GÜZEL ŞEY OLAN AŞKı nasıl kendimize zindan ettiğimiz çok güzel işleniyor.
GERÇEK AŞK=MUTLAK YARATICIYA DUYULAN AŞK
BEN DEĞERLİYİM=ÇÜNKÜ YARADANIM BENİ VAR ETMEYE LAYIK GÖRDÜ
BEN ACİZİM=KARŞIMDAKİ İNSAN DA ACİZ=NE ONA NE DE KENDİME AŞIRI YÜK YÜKLEMELİYİM
...vs denklemlerini ele alıyor ama yavaş yavaş, sindire sindire...
Şunu da belirtmeliyim: ağır ilerleyen bir kitap.
Öyle ha deyince okunmuyor, bitmiyor. Bir cümleyi tam anlamıyla idrak edebilmek için tekrar okumak ve kafayı kitaptan kaldırıp üzerinde düşünmek gerekebiliyor.
Benim için Kıymetli Kitaplar listesinde yer almaya başladı hemen.
Şunu da ekleyeyim: içeriği ve konusu ''Din'' olmamasına rağmen aynen ''Lâ-Sonsuzluk Hecesi'' kitabında olduğu gibi beni Rabbim' e bağlayan, O' nu (C.C.), yaşadıklarımı, çevremdeki insanların yaşadıklarını daha iyi anlamamı ve O' nu (C.C.), kendimi, insanları daha çok sevmemi sağlayan bir kitap oldu. Elhamdülillah :)
Bu kitabı okumama vesile olan Yunus, sağ ol, çok sağ ol, sana minnettarım!
Her daim nazik, anlayışlı ve duyarlısın,
''Varlığın'' için teşekkür ederim ;)


Cezmi Ersöz, farklı üslubu olan bir yazar. Hani ''Bir Yazı, Üç Kitap'' yazımda bahsetmiştim ya C.Ersöz pek bana hitap etmedi diye; yok yok beğendim anacım ben bu adamın bana uymayan düşüncelerini de, görüşünü de, yazılarını da, açıklığını da. Evet evet beğendim. Aşırı sol görüşlü bir yazar, kabul. Ama adam yazıyor yani. Ve kesinlikle kendi görüşünün dışındakilere saygılı. Kafka Market, yazarın kendi köşe yazılarından derleme, 142 sayfalık, ince bir kitap. . Çok farklı hayatlar ve konular var bu kitapta. Ömr-ü hayatınız boyunca tanışmayacağınız, biraraya gelmeyeceğiniz ve bu nedenle dünyalarından bihaber kalacağınız insanları tanıyorsunuz bu kitap aracılığıyla. 
Yani; okuyunuz ve öğreniniz ve tanıyınız.


Eylül ayına, benim doğum ayıma girmek üzere iken bu filmi izlemek tabi ki özel bir seçimdi :) Güzel bir film. İzlemek de, sonrasında filmi tekrar izler gibi kafamda canlandırmak da bana iyi geldi. Zaten eminim çoğunuz izlemişsinizdir bu filmi. Ne yalan söyleyeyim, ben gayet ön yargılı oturdum filmin başına ama ön yargım sadece F.Zeynep Abdullah kısmında tuttu. E.Akyürek de, filmin konusu da, rengarenk çekim mekanları da fevkaladenin fevkindeydi :) F.Zeynep Abdullah filme adapte olamamış gibi geldi bana. Film çekimi olduğunu hissettirdi alenen, doğal bulmadım. Özellikle yukarıdaki afişte de yer alan sahnede çok çok çok yapay buldum kendülerünü. E.Akyürek ise.... E.Akyürek işte, lafa ne hacet! Annem bile hayranı, daha ne diyeyim! :D :D :D 
Filmin konusuna hiç değinmemişimmm; değinmiycem de :)
İzleyin anacım izleyin, güzel bir film. Farahcığım için dediklerime takılmayın siz; konusu, çekim kalitesi bakımıyla sürükleyici bir film. Hatta çabuk bitiyor bile. Bence biraz daha uzatabilirlerdi filmi, mesela 30 dakika kadar. Bazı yerler çat çat çat diye arka arkaya gelince, konu hak ettiği değeri göremedi ve kurgu kayboldu bence.
Son söz: İzleyin ve beğenin.




Yuh Ayşe ya, yeni mi izledin bu filmi! demeyin gaari, Valla-ha yeni izledim!
E sen yeni izledin de bizi de kendin gibi mi sandın! da demeyin, zümzüğü yersiniz haaa! :))))
Vardır anacım aranızda benim gibi geç kalmışlar :)
Amman başka konularda geç kalmayalım şu hayatta!
(Sosyal mesajı da veririm arada böyle ;) )
Yavaştan Sonbahar mevsimine gireceğimiz şu MÜBAREK EYLÜL AYINDA ( benim doğum ayım ya, ondan sebep mübarektir eylül ) kış vaktinde geçen bu filmi izlemek bana iyi geldi. Özlemişim kış mevsimini ki ben çok üşüyen bir ''Ayşe Canlısı'' yımdır. Bi Küçük Eylül Meselesi ve Mesajınız Var filmi aslında kış mevsimini sevdiğimi öğretti bana. Çok üşüyorum diye kış mevsimini sevmemek zorunda olmam şart değil, di mi? 
Bak bu filmin konusu da gümbürtüye gitti.
Ne diyeyim: izleyin tabi.
Beğenseniz de beğenmeseniz de izleyin ki neredeyse klasikler arasına girmiş olan bu filme dair bir fikriniz olsun. Ha ben sevdim mi? Sevmemek değil de etkilenmedim diyebilirim. Ama şunu da göz ardı etmemek lazım: Yapıldığı dönemde -ki neredeyse 20 yıl öncesine tekabül ediyor- tek olma özelliği taşıması nedeniyle farklılık yaratmıştır tabi. Filmin beni etkileyen yanı, kış mevsimi, dışarısı soğuk-içerisi sıcak muhteşem ikilisi, buğulu camlar-kitaplar-kitaplar-kitaplar, sıcccacık kahveler, içecekler ve İngiliz tarzı döşeli ev! ahhhhhh bittim o eve bittim!

VELHASILIKELAM: 2 FİLMİ DE İZLEYİN
2 KİTABI DA OKUYUN
AYŞE' Yİ SEVİN ;)

21 Ağustos 2014 Perşembe

BARFİ' DEN...



ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ AŞKA DAİR FİKRİM, BİRLİKTE YAŞAMAKTI ve BİRLİKTE ÖLMEKTİ. TIPKI DEDEMLE NİNEM GİBİ... DEDEM ÖLDÜĞÜNDE BEN DAHA 10 YAŞIMDAYDIM ve 1 GÜN SONRA NİNEM DE ÖLMÜŞTÜ. BU TÜRDEN BİR AŞK ARZULADIM.








BUNU BARFİ' DEN ÖĞRENDİM; MUTLULUĞUN KÜÇÜK ŞEYLERDE BULUNABİLECEĞİNİ: GEMİLER BİR KASE SUDA BİLE YELKEN AÇABİLİRDİ ve İNANIYORSANIZ KAĞITTAN KUŞLAR BİLE UÇABİLİRDİ.




SAATİ 15 DAKİKA GERİ ALICAM. FARZ ET SENİNLE HİÇ TANIŞMADIK. FARZ ET TEKLİFİ HİÇ YAPMADIM. FARZ ET KENDİNE BARFİ ADINDA YENİ BİR ARKADAŞ BULDUN. FARZ ET BU ARKADAŞIN EVLİLİĞİNE YARDIMCI OLUYOR. VE ŞİMDİ TÜM BUNLARI FARZ ETTİĞİNE GÖRE NEDEN BANA GÜLÜMSEYİP EL SALLAMIYORSUN?




BAZEN SESSİZLİK, AŞKIN DİLİDİR. 





HAYAT GÜZEL Bİ YOLCULUK... BİZİ NEYİN BEKLEDİĞİNİ KİM BİLEBİLİR? AMA ŞUNU BİLİYORUM KIZINIZI ÇOK SEVİYORUM. KIZINIZ DA BENİ ÇOK SEVİYOR. KISACA BİRBİRİMİZİ ÇOK SEVİYORUZ. ARAMIZDA BU KADAR ÇOK SEVGİ OLDUĞUNA GÖRE NEDEN BİR AİLE OLAMIYORUZ Kİ?..




BİRLİKTE GİTTİLER. SARILARAK. VE BENİ YALNIZ BIRAKTILAR. ÇERMİL' İN YERİNDE BEN DE OLABİLİRDİM. AMA BARFİ' Yİ ALAN O OLDU. ÇÜNKÜ AŞIK OLMAYI PLANLAMAMIŞTI. BENİM GİBİ BUNUN SONUÇLARINI DÜŞÜNMEMİŞTİ. HAYATIN BERABERİNDE GETİRECEĞİ ŞEYLERİ HAYAL ETMEMİŞTİ. O, SADECE SEVMİŞTİ, ŞARTSIZ ŞEKİLDE! VE SONU, ONLAR İÇİN MUTLU BİTTİ.

Hamiş: Yukarıdaki cümleler Barfi Filmine aittir.

Hamiş: Yukarıdaki fotoğrafların tamamı bana aittir. Acaba tekrar aşık olabilir miyim? diye düşündüğüm vakitlerde yoluma çıkan ''aşk şaretleri''dir onlar. Benim kıymetlilerimdir.

Hamiş: ''AŞIK OLMAYI PLANLAMAMIŞTI. BENİM GİBİ BUNUN SONUÇLARINI DÜŞÜNMEMİŞTİ. HAYATIN BERABERİNDE GETİRECEĞİ ŞEYLERİ HAYAL ETMEMİŞTİ. O, SADECE SEVMİŞTİ, ŞARTSIZ ŞEKİLDE! '' diyor ya filmi izlerken bu kısımda kalbim öyle bir çarptı ki anlatamam. Son bir kaç ayın Ayşe' sini anlatıyordu burada. Ben kendimi bu kadar açık ve net ifade edemezdim sanırım. Ve burada ''ŞARTSIZ ŞEKİLDE'' derken ise şuradaki yazımda geçen 

27 Haziran 2014
Sevdim seni
O şekil bu şekil değil
Leyla ile Mecnun gibi hiç değil
Bir şeylere benzetme gereği duymadan
Kıyaslamalar yapmadan
Az mı çok mu bilmeden
Hesaba kitaba girmeden
Ben gibi sevdim seni, sen gibi bildim kendimi!
Seni, sen diye
''Sen'' diye diye sevdim!
Sabahları yıkadığım yüzümün aksini aynada seyreder gibi,
Yüzümü kuruladığım havluyu, başımı yasladığım göğsün diye bilmek gibi...
Şartsız, şeksiz, şüphesiz!
Adım gibi,
Yurdum gibi sevdim seni!

şiirimin ''Şartsız, şeksiz, şüphesiz!'' kısmı geldi aklıma.

Velhasılıkelam, sözün özü,
izleyin bu filmi.

İKİ FİLM, BİR AYŞE...

Ay sıkılıyorum okuyucu
hem de çok!!!!
bizim buraların tabiriyle PATLAYRIIIIMMMM
yarın temizlikçi kadın gelecek ve ben bugün -Türk adet gelenek ve göreneklerine uygun olarak- evi bir ön temizleme-düzenleme işlemine tabi tuttum.
üstüne üstlük üzerimde hafif bir kırgınlık hali; hasta mı oluyorum ne :((((
yarın sabah erkenden kalk, gün boyu temizlik....
hmpffff!!!! ıpfı ıpfı!!! at boku doktoru olucam ben, sümük doktoru olucam diyen Fırat' la aynı psikolojideyim şu an :)
birazdan da Suzan Kardeş' in yarım ha yarım hava şarkısı eşliğinde göbek atıcam.

gelelim filmlere.



arkamdaki pencere ise bu güzeller güzeli çam ağacına (pardon ladindi bu di mi Duygu :) ) eşlik ediyor. bu eve ilk taşındığımız zamanlarda bu çam ağacıyla (dil alışkanlığı yaa) çok dertleşmişliğim vardır benim. soğuk kış günlerinde cama çıkıp onun mis kokusunu soluyarak rahatlamışımdır. bu arada evimiz 5. katta. yani ağacı öyle küçük sanmayın.



ilk filmimizin adı: BARFİ!


Mutlaka ama mutlaka izlemelisiniz.
Bollywood filmlerine hayranlığım her geçen gün artıyor.
Hint filmlerini bana sevdiren Aamir Khan filmlerinden sonra bu film ballı kaymak oldu.
Tam bir romantik komedi.
Filmin başrol oyuncusu olan ve Barfi karakterini canlandıran yukarıdaki yağuşuklu adam, Avare filminde oynayan Raj Kapoor' un torunu Ranbir Kapoor.
Ve mükemmel ötesi mükemmel oynamış!
Tam garanti veriyorum = %100 memnuniyet!
Bayan erkek fark etmez, hangi tür filmlerden hoşlandığınız da fark etmez, bu filme bayılacaksınız.
Filme dair en sevdiğim sahneleri videoya çekmiştim sizlerle paylaşmak için ama telefonumdaki bütün fotolar ve videolar silindi.
Dolayısıylannn sizeeee filmi izlemek düşüyor.
Bu filmin hakkı bu yazıyla verilemez ki;
Ben en iyisi napiyim biliyo musunuz
tamam videolar gümbürtüye gitti ama filmi izlerken aldığım notları sizlerle ayrı bir postta paylaşayım.


Kafam dağınık, bedenim yorgun ya, bölük pörçük yazıyorum farkındayım, makul olun, mazur görün, döverim!

Gelelim 2. filme:


O biiiiiiiiir Aamirrrr Khaaannnn!
Dolayısıylaaaannnn mükemmel bir fillllmmmm demek isterdim ama.... ya bu film niye beni bu kadar etkilemedi bilemedim.... söz konusu olan Aamir Khan olunca ağız dolusu övmek istiyorum. ama Barfi filmi, Ghajini' den daha çok etkiledi beni.
Ghajini' de aşırıya kaçan, abartıyı göze sokan, gereksiz sahneler görünce hevesim ara ara kaçtı. ama yine de Hollywood filmlerine 1000 basan bir film. izleyin yani. çok güzel sahneler var. bu filme dair de kısa videolar kaydetmiştim ama oobbsss silindiler...

Filmin esas kızına bayıldım ben.
Hele ki bir ''ilk adım'' sahnesi vardı kiiiiiii, kızlaaarrrr mutlaka izlemelisiniz ve hep bir ağızdan ''aayyyyy çok şekeeeerrrrr'' demelisiniz :)
And olsun evimde eşimle yapacağım ilk iş bu olacak. Ve çerçeveletip asacağım o ''ilk adım''ı.

Hamiş: şu an Trabzonspor' un maçı D-Smart'ta yayınlanıyormuş ve ben izleyemiyorum. Ve yeni transferlerimiz gayet iyi iş çıkarıyormuş. Bu sene şampiyon biz miyiz ne??!!! :) :)

Dur ya bi post da Trabzonspor' a ve Trabzon' a yazmalıyım aslında.

Ay yapacak çok işim var çooook!

Ben çoook dedikçe Sıla da ''Yabancı'' şarkısı eşliğinde bana ''çoook çoook'' deyip duruyor :)

Valla bu post ya rengarenk oldu ya da çorba oldu bilemedim.

Sevgi
Selam
Dua ile
:)

17 Ağustos 2014 Pazar

Olmazsa Çay Demleriz :)


şimdi ben seni seviyorum ya,
mutlu muyum? hayır.
mutsuz muyum? hayır.
peki ben gerçekten seni mi seviyorum yoksa senin suretinde aşkı mı seviyorum? bilmiyorum.
neden bilmiyorum?
çünkü seni seninle yaşayamıyorum.
seni seninle yaşasaydım sadece 2 seçeneğim olacaktı: devam etmek veya noktalamak.
şimdi ise kafamda sayısız alternatif, sınırsız senaryo var.
ve ne denli yorulduğumu tahmin edersin.
yazık bana yaaaa
yazık mı bana?
cıks... değil...
çünkü ben sevenler tayfasındanım.
sevdiğimden gelen ezaya, cefaya katlananlar tayfasındanım.
dahası, bunu sevdiğime hak görenler tayfasındanım.
senin cephende durum ne?
zerre bilgim yok.
ha, durumumuz aşikar, o başka.
senle beni bir yapan şey ne yazık ki aşk değil aşksızlık.
aşksızlığımız bir bizim.
biz kelimesiyle beraberliğimize dair cümleler kurmak isterken, bizi biz yapan şey birliktesizliğimiz oluyor.
eh buna da şükür,
varsın ve yaşıyorsun ;)
ne demiştim? senin cephende durum ne, bilmiyorum. 
yani ben neyim sende?
bana dair direkt düşüncelerindir merakımı celbeden.
mesela bensizlik sende ne alemde?
bu satırları okuyor musun; bu bilgiden yoksunum.
okuyorsan ne düşünüyor veya hissediyorsun? ayşe için yine bilmesi namümkün bir durum...
eğer okuyup bıyıkaltından güler gibi sırıtıyorsan, kızarım! 
hem de çok pis kızarım!
neticede hoşuna gider bu satırlar diye düşünüyorum.
ona binayen sırıtırsın, gururun okşanır.
amaaaan seni boş vereyim de kendime bakayım;
ben ne haldayım???
his dünyamda nereden gelir, nereye giderim ve bu gidişatın bana bir yararı olacak mıdır?
ne yazık ki arkası yarın diziler gibi bir durum mevcut halihazırda.

ı-nı-nın   ı-nı-nın    ı-nı-nın

yok be ya

bu işten kâr yazılmaz benim haneme.
halbuki de sonu ümitsizliğe varan cümleler tarzım değildir,
hayır yani hayat görüşüme aykırı.
o halde şöyle diyeyim:
seninle yaşadıklarım yanıma kâr, haneme tecrübe olarak yazılır.

şimdi ben bu yazıyı niye yazdım? rahatlamak için.
rahatladım mı? :) 

ufff şiştim ha!

yazılar fotoğrafsız veya resimsiz olmuyor ya
şimdi ne fotoğrafı koyayım ben bu yazıya?
senin fotoğrafını ekleyeyim mi? :)
aha na bu kör ve nankör er kişi beni bu hale düşüren diyeyim mi? :) 
ay boşlukta kaldı yazı, iyi mi...

 THE END.

yok, bu da bağlamadı yazıyı, neyse...

not: yazımın başlığını, yazımın sonunda bulduğum için çay resmi paylaşmaya karar verdim. 
hadi yırttın senin fotoğrafını paylaşmamdan ;)

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Doğum Günüme 1 Ay Kala =) =) =)

Heyo millet
Ben burdayım!
Yalnızım, sakinim, huzurluyum, mutluyum,
Ev boş ve sessiz, çayım sağ yanımda, daha nooolsun be ya...
Yeşilçam müzikleri eşliğinde size yazıyorum :)
Şarkılar içinden Devlerin Aşkı' nın 2:30' luk videosunu seçtim-beğendim-zapladım. Çünkü sevdiceğimi Kadir İnanır' a benzetmekteyim; kendisi her ne kadar bilmese de =) Lakin aynı videoyu tekrar bulamadığım için sizlerle paylaşamıyorum. Siz de aşağıdaki enstrümantal haliyle idare ediverin :)


Bu yazının konusu, hayır işlemek, şu garibin gönlünü hoş etmek isteyen sevgili sevenlerim için hazırladığım doğum günü hediye listemi paylaşmak :))

Malumunuz odur ki [ yok la nereden bileceksiniz benim doğum günümü :) ] Doğum günüm 12 Eylül :) Bu nedenle elimi çabuk tutmalıyım ki paranızı bitirmeyin ve bana hediye alın! yüzsüzlük diz boyu Allahım!!! =)

Hem-men başlıyorum!

1- Bolca ve çokça kitap istiyorum. Aslında kitap adı vermek istemiyorum. Çünkü elinize aldığınız hangi kitap size beni hatırlatıyorsa onu almanızı istiyorum. Bunu bana en son yapan kişi ''Diana-Yalnız Avlanan Tanrıça'' kitabını seçmişti ve kitap, çok uygun düşmüştü o dönemdeki yaşadıklarıma, düşüncelerime ve o kitaptan evvel okuduğum kitapla arasındaki bağlantıya çok şaşırmıştım. Ne güzel bir tevafuktu bu! Zira kitabı alan kişi, ne bana dair bir bilgiye sahipti ne de evveliyatında hangi kitabı okuduğumu biliyordu.
Yani gönlü isteyen bana istediği kitabı alsın ama illa kitap ismi isteyenler için de
Charles Bukowski ' nin ''Ekmek Arası'' isimli kitabı
Aliya İzzetbegoviç' in ''Doğu ve Batı Arasında İslam''
Ali Şeriati' nin beğendiğiniz herhangi bir kitabı [ kendisini okumayı istemekle beraber kitaplarına dair bir bilgim yok ]
Nazım Hikmet' in herhangi bir şiir kitabı [ ''Memleketimden İnsan Manzaraları'' kitabı hariç; çünkü bu kitap bende var ]
Reşat Nuri Güntekin' in ''Çalıkuşu'' [ bu kitap bende tabi ki vardı ve tabi ki çok severek okumuştum lakin kim aldıysa benden geri verme nezaketinde bulunmadı ve kitabım yok :(  ]

Not: Canım cicim Denizim, sen bu listeye bakma, senin adına başka 2 kitap belirledim :))))

2- Şöyle güzel mi güzel, ferah mı ferah, baymayan, ergenlerin şekerli-çiçekli-böcekli kokularına benzemeyen güzel bir parfüm istiyorum. Pahalı olmasına hacet yok; hepimiz halihazırda memur adaylarıyız :)

Not: Bu konuda sevgili kuzenlerim Kurtuluş ve Barış Abi, misilaaaa Artistry' nin kokusu tenime çok uyum sağladı; bilginize ;) 

Az sahneye bakın yaaaa; ah be Kadirim, ah be Türkanım.... yazık size :(


3- Yeşilli beyazlı veya sadece yeşilli  [ :)) ] bir gömlek istiyorum. 
[ Bunu yazınca da aklıma ''Deli gibi sevecek/Ömür boyu sürecek/Gözlerimde tütecek bir sevgi istiyorum'' şarkısı geldi :) Ismarlama oluyor mu bu işler?? =) Dur ya o şarkıyı da paylaşayım:


Leyn! Doğumgünü çocuğu ben miyim siz misiniz?!!! Habire ben size şarkı hediye edip duruyorum!

Yeşilli beyazlı veya sadece yeşilli  [ :)) ] bir penye, badi, bluz vs de olabilir bu :)))
 [ayşe, sınırları zorlar :D :D ]

4- Rimel istiyorum!!!!!
Ne gada ihtiyaç sahibiyim görüyonuz mu ;) Hayır yani, madem hediye alacaksınız, ihtiyaçlarıma yönelik bir şeyler olsun, di mi :)

5- Canlı çiçek istiyorum ama saksı çiçeği olacak. Bakıp büyütebileceğim, çürüyüp gitmeyecek, buket çiçek gibi yazık olmayacak bir çiçek...

Bunların dışında sizin de aklınıza gelen başka sürprizler varsa onları da geri çevirmem :D

Bu kadar yeter ya :)
Aslında tabisiii aklımda bir sürü şey var ama bu kadarla kalsın :)
Ay Valla utandım!!!!
Ama ben de Ayşe isem bu yazıyı paylaşırım!!!

8 Ağustos 2014 Cuma

BANA BİR AŞK MASALINDAN ŞARKILAR SÖYLE...

Sefa geldin,
Hoş geldin,
Evet yaktın,
Evet afallattın,
Ama varlığınla mutlu ettin.
İşte bu nedenle ve yine ve defalarca ''Dünyama Hoş Geldin!''



Şimdi senin için yazdığım, daha doğrusu bana yazdırdığın her şey aşağıda olacak.

Ama önce bi aşağıdaki müziği aç, müzik bittikçe başa sar ve yazdıklarımı okurken tekrar tekrar dinle şarkıyı,
her satırı, 
her satırdaki GÖNLÜMÜ oku.
Çünkü ben şu an öyle yapıyorum.
Yazdıkça ve dinledikçe daha da aşkla doluyorum.







VİRA BİSMİLLAH!


6 Haziran 2014



Dileğimin gerçekleşmesi için gök kuşağının altından geçmem şart mı?
Sadece ona bakıp tüm yüreğimle dilesem?
Umuduma inansam?
Gülüşüme yükleyip bütün enerjimi, kapasam gözlerimi ve hissetsem?
Güvensem...
Olmaz mı?




7 Haziran 2014


Sabahın köründe uyandım.
''Sabahın körü'' mü olurmuş?
''Elinin körü!'' der gibi...
Sabahın aydınlığı, coşkusu, güne aşkla başlaması olur;
''Elinin'' değdiği her yeri güzelleştirdiği gibi...





23 Haziran 2014

Gülen gözlerini sevdiğim
Neşe kaynağım
Asabiyetim ve coşkum
Gönül hoşluğum
Gamzelerimin sebebi
Gün ışığım
Ay gölgem
Büyük yüreği gibi büyük elleri olanım
Sebeb-i aşkım
Nur-i Cihanım
Ab-ı hayatım
Aşkların en güzeli
Sanadır yar, dizelerin en fiyakalısı
Sevdam sana 2 cihan uğruna
Seni 2 cihanda da sarıp sarmalamaya...


25 Haziran 2014


GÜN GECEYE DÖNER, BEN HER DAİM SENDEYİM!..
Karşımda deniz
İçimde sen...
Dudağımın ucunda kondurduğum sigara,
Yüreğimin sevda denizinde demir atan sen...

Ufukta birleşen mavi ve beyaz

Rüyalarımda buluşan ellerimiz...

Ellerimiz sadece rüyalarda
Gözlerimiz defalarca an'larda birleşti.
Sen doydun mu bilmem ama
Ben doyamadım;
Ne sana ne de senli hayallere...
Vuslat...
Gerçekleşme ihtimali güzel
Aksini düşünmenin dünyayı zindan ettiği kelime...
Varsın gerçekleşmesin!
Yâr' in hayali var ya,
O da yeter!
Manzaraya karşı seni yudumlar,
Sigaranın dumanıyla içime seni çekerim;
Buna da şükür eder,
Marifeti, sen' i sensiz yaşamakta bilirim!..




27 Haziran 2014
Sevdim seni
O şekil bu şekil değil
Leyla ile Mecnun gibi hiç değil
Bir şeylere benzetme gereği duymadan
Kıyaslamalar yapmadan
Az mı çok mu bilmeden
Hesaba kitaba girmeden
Ben gibi sevdim seni, sen gibi bildim kendimi!
Seni, sen diye
''Sen'' diye diye sevdim!
Sabahları yıkadığım yüzümün aksini aynada seyreder gibi,
Yüzümü kuruladığım havluyu, başımı yasladığım göğsün diye bilmek gibi...
Şartsız, şeksiz, şüphesiz!
Adım gibi,
Yurdum gibi sevdim seni!





2 Temmuz 2014

Seninle görüşmediğimin 2.günündeyim
Hasretin 2.günü
Özlemin 2.günü
Sensizliğin 2.günü
Hayatımın en uzun günlerinden 2 gün

Kulağımda V.Konak ezgileri

Memleketim insanı V.Konak

Memleketim insanı sen
Memleketimi daha da sevmemi sağlayan sen.
Bu satırları okumasını istediğim sen,
Gülüşünden mahrum kalan ben.
Denizden gelen esintiye çeviriyorum yüzümü
Bilmediğim teninin kokusunu belki getirir diye
Esen rüzgar içimi titretirse anlarım...hissederim...bilirim...
Bilirim ki gelen senin rüzgarın, getirdiği sen.
İçime çekerim
Hapsederim seni içime
Tutarım orada
Kıyamam seni koyvermeye; ne el'e ne de esen yel'e...







7 Temmuz 2014


Yalnızlığı kimse benden alâ bilirim demesin!
Bedenimle ve hayatımla kıyaslayınca küçücük kalan
ama
Bedenimin ve hayatımın bütün yükünü taşıyabilecek kadar güçlü olan sol yanım
Sen' le dolu iken;
ama
manzarayı izlememde bana eşlik eden sağ yanımdaki sandalye
Boş iken;
Yalnızlığı kimse benden alâ bilirim demesin!
Coşkun dalgalarla yerinde duramayan denize,
kendini usulca denizin göğsüne salan rıhtım eşlik ediyor.
Bembeyaz bir martı, denizi coşturan güçlü rüzgâra kanatlarını emanet ediyor ve eş' liğini güvenle ispatlıyor.
Gök yüzünün durağan buz mavisine, denizin hırçın lacivert dalgaları eşlik ediyor.
Yanı başımdaki pespembe güle, aynı dala beraber konduğu yaprak eşlik ediyor.
Kalemime kâğıt, niyetime sen eşlik ediyorsun.
Seni seninle yaşamanın hayaliyle kavrulurken, niyetimde saklı kalıyorsun;
Ve bana en çok da bu dokunuyor!
Sözün özü şu ki;
Yalnızlığı kimse benden alâ bilirim demesin!