Selam Canlar!
Nasılsınız?
Elhamdülillâh ben çok iyiyim.
Uzun süredir okumak istediğim kitapları 2 hafta gibi kısa bir sürede bitirince tabi ki çok iyi olursun Ayşe! :)
KPSS koşuşturmam sebebiyle ara vermek zorunda kaldığım kitap okumalarıma büyük bir iştahla geri döndüm ve doymadım-getirin! demekteyim halâ.
Evren bu mesajımı almış olacak ki ( Cem Yılmaz' ı tam da bu noktada anmamak olmaz =) ) evime kargolanan yeni bir hediye kitap haberiyle muştulandım :) Valla kitabın adını bile bilmiyor ve merakla bekliyorum :)
Sözün konusu kitaplar, yazmak, okumak olunca yine ağzım kulaklarıma vardı görüyor musunuz? Habire :) işareti koyup duruyorum :) EL-HAM-DÜ-LİL-LAH! :))))
Söze ilk, ''Dünya Varmış'' mahlasıyla yazarının, Epsilon Yayıncılık' tan çıkarttığı ''Güneş Çavması'' kitabıyla başlamak istiyorum. Tastamam 644 sayfalık bir kitap! Sanırım ''Shantaram'' dan sonra okuduğum en kalın kitap oldu böylece... [ Hayatımın Romanı dediğim Shantaram' a dair halâ bir yazı yazmadığım için kendimi esefle kınıyorum!!! Mutlaka Shantaram' ı okuyun diyorum ve geçiyorum. ]
''Güneş Çavması'' ile buluşmam ilginç oldu. Bloguma elimi sürmediğim süreçte mail kutuma düşen bir yazı ile tanıştım bu kitapla. Blogumu takip eden bir okuyucum, ısrarla bu kitabı okumamı salık veriyordu. [ ''Salık veriyordu'' deyince de aklıma ''Kelime Oyunu'' geldi :) Allah aşkına günümüzde kaç kişi kullanır ki ''salık vermek'' deyimini :))) Ben de işte böyle, bir yazı yazana kadar daldan dala atlar, yazıyı çorba ederim. Olsun be ya! Rengârenk bir yazı oluyor işte ;) ] Ne diyordum? Hah tamam! Adını hatırlayamadığım takipçim; eğer bu yazıyı okuyorsan beni affet ve lütfen kendini hatırlat. Kitabı internet üzerinden almak istedim lâkin stoklarda yoktu. Durumumdan haberdar olan sevgili arkadaşım Mehmet sağ olsun ki her zamanki nezaketini sergileyerek bana bu kitabı bizzat kendi alarak hediye olarak yolladı; yani bu kitap da beleşe geldi :) [Yahu bir insan, kendi yazısında bile kendine laf eder mi?! Ama ben Trabzonluyum! Zekânın memleketindenim yani! Biz, kendimizle dalga geçmesini de biliriz ama kendimize laf söyletmeyiz! :) Nasıl bir çelişkidir bu Ya Rab!!! ;) ] Ben halâ sağlam bi kitap tanıtım yazısı yazamadım, di mi? Farkındayım :) Peki...
Kitabı yalayıp yutarcasına okudum efen'im! Tadından yenmeyen, okumak için ertesi güne bırakılan her sayfanın bellekte meraklar celbettiği [ ba ba ba! kelimeye bak! :) ], Dur bakalım bugün neler yapmış Handan? diyerek kitabın baş karakteri olan Handan' ın canlı bir siluete büründüğü, cümle altı çizmeyi bırak, komple sayfaların tekrar okunmak üzere işaretlendiği, kitabın baskın karakteri ve lokomotifi olan Mecnun' un hayat prensibinin tarafımca 2 gündür uygulanmakta olduğu :) [ -ki bu prensip, tarafımca, ''Onun ne düşündüğünü ve hissettiğini bilmiyorum; zaten bu önemli de değil; önemli olan, benim ne düşündüğüm ve hissettiğim'' şeklinde hafızada yer buldu] , Hoooppsiii! ifadesinin dilime pelesenk olduğu [ ba ba ba! bi kelime daha! ay deli miyim ne?!! :) ],
BAL GÖZLÜ ANNEMİN hediye ettiği güpgüzel çiçeği kurutup ayraç olarak kullandığım ilk kitap olduğu [ bu durum bile bu kitaba verdiğim büyük değeri gösteriyor ], okuyana yeni bakış açıları kazandıran, atasözü-deyim kalitesinde cümleler, ifadeler barındıran, bol bol yabancı ve yerli müzisyen ve şarkı isimleriyle desteklenen ve böylece müzik kültürüne de katkıda bulunan, bahar gibi, çiçek gibi bir kitap! Okumanızı isterim. Bu arada, söylemezsem şahsıma ters düşer: dini inancımla örtüşmeyen bazı ifadeler de yok değildi. Lâkin her şey bakış açınızla, hoş görünüzle, totalde elde ettiğiniz kazanımızla ve bünyenizde barındırdığınız inancınızın saflığıyla ve kuvvetiyle alâkalı... Yani, SIKINTI YOK :)))) Hele ki son 90 sayfayı rüzgâr gibi okudum, büyük bir merakla! Cümle altı çizerek vakit kaybetmek istemedim, siz düşünün artık :) Tekrar okurum ben bu 90 sayfayı dedim :)
Epsilon Yayınları' na ve ''Dünya Varmış''a, bu kitap için teşekkürlerimi sunuyorum. Yazarın gerçek adını bilen varsa bana iletsin olur mu? Ve tabi bir teşekkür de Mehmet' e ;)
Oy ne yazdım yaaa!
Gelelim yine enfes bir kitap olan
Yavuz Bahadıroğlu' nun Nesil Yayınları' ndan çıkan ''Buhara Yanıyor'' isimli kitabına :
Yavuz Bahadıroğlu' nun Nesil Yayınları' ndan çıkan ''Buhara Yanıyor'' isimli kitabına :
''Buhara Yanıyor'', çok sarsıcı, insanı düşünmeye sevk eden, tarihten ders almaya iten ve mümkünse alınan bu dersle yetinmeyip hayatımıza neyi tatbik etmemiz gerektiğini gösteren, Orta Asya' da kurulan dönemin büyük Türk devletlerinden biri olan Harzemşahları anlatan, gerçekleri gözler önüne seren tarihi bir kitap. Dili gayet okunabilir, rahat. Ah Harzemşahların, Moğollar karşısındaki, Moğolların lideri Cengiz karşısındaki o korkuları; ah görmedikleri-bilmedikleri bir düşmanı, sadece kulaktan dolma bilgilerle gözlerinde büyütmeleri, ah kendi dinlerini(İslâmiyet) ve milliyetlerini, elin boduru Moğollar karşısında hiç etmeleri, vs vs vs... Velhasılıkelâm, can yakan bir kitap ama okunması şart olan bir kitap. Devamı niteliğinde olan ''Elveda Buhara'' kitabı da, okunacaklar listemde yerini aldı. Bir işi yapıyorsak tam yapalım, di mi?
Bak nasıl da mahsunlaştım ''Güneş Çavması'' ndan ''Buhara Yanıyor'' a geçince...
Yazımdan da belli oluyordur herhalde...
Aaa bak söylemeyi unutuyordum: ''Buhara Yanıyor'' kitabını, dershane tarih dersi hocamın tavsiyesiyle almıştım. İyi ki de almışım! [ Aynen ''Fedailerin Kalesi-Alamut'' kitabı gibi. Alamut' u da okudum ama ne yazık ki yazısını paylaşamadım. Şimdi burada söylemiş oluyorum işte. Bence okuyun ve yeni bir perspektif kazanın. Haşhaşilik nedir, Hasan Sabbah kimdir, Sultan Melikşah ve Vezir Nizamülmülk nasıl öldürülmüştür vs sorularına çok güzel yanıtlar alabileceğiniz, kurgusal bir kitap. ]
Gelgelelim 3. kitabaaaaaaaa;
Ayhh! Ben de bir kendime geleyim! Çünkü söz konusu olan şey, ŞİİRRRRR!!!
Şimdi gelelim Cezmi Ersöz' ün Gendaş Kültür Yayınları' ndan çıkan, ''Şehirden Bir Çocuk Sevdin Yine'' isimli şiir kitabına:
Beğenmedim.
Çok mu acımasız bir ifade oldu :)
İşte bu nedenle SET alıp kendimi bir yazara hapsetmek istemiyorum :)
Şaka bi yana, C.Ersöz' ün şiirlerini beğenmedim ama düz yazılarında gayet iyi olduğunu biliyorum.
Kitapta hoşuma giden cümleler de oldu elbette.
Misâl:
''Ah! Bir bilsen
sadece güzelliğin tutuyor acımasızlığın
kapılarını...''
''Sevgi en solgun mevsiminden geçiyor belki de ...''
''Bir Fransız askerinin eskimiş postalıyla oynarken alıştı
işgâlin kokusuna.''
''Nereye istersek oraya gideriz''
''Künyeme kazıdım ölü doğmuş sevinçlerini,
ölürsem beni seninle ararlar şimdi''
''Yüzeyde kalır sevgin
kendini abartırsan...''
Şimdi yukarıdaki dizeleri yazdım ya, kitaba haksızlık etmişim gibi geldi :) Aslında her kitaba değer veriyorum. Sanırım kitaplara çok çok çok fazla değer veriyorum. Bu nedenle de kitapların üzerimde unutulmaz bir etki bırakmasını istiyorum. İlişkilerimizde de böyleyizdir ya, kimi çok seversek o insanı çok daha fazla hırpalarız ve kimseden beklemediğimiz şeyleri ondan bekleriz. Sağım-solum-önüm-arkam sobe! değil de sağım-solum-önüm-arkam SEN! demek isteriz :) BİNGO! İşte tam olarak bu! Yukarıda kitabı beğenmediğime dair cümlemi geri alıyorum. Bu kitap sayesinde iç dünyamı rahatlıkla yansıtan edebi cümleler kurabiliyorsam, hakkını yememeliyim! ''Şehirden Bir Çocuk Sevdin Yine'' kitabını benim mekanım olan Ganita' da okudum ve bitirdim. Akabinde elime kalemi aldım ve aşağıdakileri yazdım:
dedim ama özelimi paylaşmaktan vaz geçtimmmm :)
ama Ganitamın fotoğrafını paylaşırım :)
dedim ama özelimi paylaşmaktan vaz geçtimmmm :)
ama Ganitamın fotoğrafını paylaşırım :)
İşte böyle okuyucu...
Kitaplar, iyi ki varlar!
Yine pat diye kesmiş mi oldum ben yazıyı? :)
Ama lâfı uzatmaya ne hacet di mi?
Okudum-Yazdım-Paylaştım-Bitti!
Sevgiyle kal okuyucu,
Her daim sevgiyle...
Dilinde ve duanda ve aklında ve hayatında olsun Gazze.
Unutma unutturma.
Lütfen :((((