28 Haziran 2013 Cuma

Selam Millet!..

Uzun bir aradan sonra selam olsun hepinize.
Sanırım blogumun en yazısız dönemi bu ay oldu.
Aslında çok şeyler yaptım, bolca fotoğraflar çektim, bolca konu biriktirdim kafamda.
Şu fotoğraflarla şu konuyu paylaşırım, bu bilgilerle bu konuyu yazarım derken yine zaman su gibi akıp gitti.
Hayatımda çok önemli değişiklikler oldu, tıpkı ülkemde olduğu gibi.
Gezi Parkı olayları da yazma isteğimi köstekledi aslında.
Ülkemde yaşanılanlar çok can sıkıcı, üzüntü verici iken kendi hayatımdaki gelişmeler ufak geldi gözüme.
Zaman zaman siyasi yazılar da yazmak istedim.
Kafamdakileri olduğu gibi aktarmak istedim bloguma ama öyle apolitik olmuşuz ki, öyle eksik kalmışız ki düşüncelerimizi aktarmakta; doğru cümleleri bulamamaktan ve yanlış ifade etmekten ürktüm bu kez.
Ağzı olan, cep telefonu olan, interneti olan, sosyal ağ hesabı olan herkes öyle paylaşımlarda bildirimlerde bulundu ki, herkes kendisine zıt düşüncede olanlara öyle düşman gözüyle bakar oldu ki, çok fena bir haber-bilgi kirliliği içine düştük. Bu kez de ''yanlışı doğru'' bilmekten veya ''doğruya yanlış gözüyle'' bakmaktan korkar oldum.
Ve sessiz kalmayı tercih ettim.

Neyse...

Yazmadığım günlerden kısaca bahsedecek olursam:

Annem Umre' de olduğu için bol bol yalnız kaldım ve başımı dinledim :) İstediğim saatte uyudum, istediğim saatte uyandım, istediğim sağlıksız yemekleri yedim, düzenli 3 öğüne bağlı kalma zorunluluğum olmadı, canım istediği an kendimi dışarı attım, bol bol yürüdüm ve bu yürüyüşler genelde Ganita ile son buldu. Ganita, iyiden iyiye benim huzur mekanım oldu. Hava karardıktan sonra dahi tek başıma, güvenli, rahat, huzurlu vakit geçirebildiğim tek açık hava mekanı orası sanırım. Bol bol yürüdüğüm için ve düzenli yemediğim için kilo verdim :) 

Her yürüyüşümde, yolumun üzerindeki aşağıdaki evin bahçesi ve çiçekleri beni cezbetti. Renklerin güzelliğine bakar mısınız:


Ganita bana sükunet verdi:


Etrafı izlemek, kafamı dinlemekle geçen Ganita saatlerim, arada kitap sayfalarıyla renklendi ama ne yazık ki kitap okuma hızımı çok düşürdüm:


Bazen de yazdım ve çok rahatladım:



Sizinle paylaşmak için sabırsızlandığım fotoğraflar oldu :))))))


Annemin yokluğunda ''çiçek hastalığı'' bende iyice arttı:



Çok severek aldığım yeşil çerçeveli güneş gözlüklerim oldu:



                                    Kardeşimin sık sık yaptığı sahil koşularına eşlik etmeye başladım:
(nasıl fotoğraf ama??? iyi çekmişim di mi?..)


Annemin yokluğunda daha bi gönül rahatlığıyla gittiğim Ordu'dan Razişimin verdiği Lilyumlarla döndüm. Çok kısa sürede, çabucak boy attılar:



Mahallemize park edilen aşağıdaki arabanın kendisine de rengine de aşık oldum:


Sabahın köründe mırrrrrlamalarıyla uyandığım mahalle kedileri oldu. Ne husumet vardıysa aralarında artık!



Aslında şu an anlıyorum ki bu kısa kısa geçiştirdiğim olaylardan bir sürü yazı çıkardı.
Ama yaz(a)madım işte.

Daha verimli, bol yazılı günlere!

(böyle de kestirir atarım!!! :))))) )

18 Haziran 2013 Salı

''Star Trek-Bilinmeze Doğru'' Filmi



hangimizin belleğinde star trek'e ait bir bilgi, görüntü, isim yoktur ki???
 star trek' i ilk kez sinemada ve böylelikle star trek filmlerinden birini de ilk kez izlemiş bulunuyorum.
evvelinde tv' de dizi versiyonunu izlemişliğim vardı.

uzay gemisinin görüntüsü aklımdaydı ama adının ''atılgan'' olduğunu unutmuştum;
''kaptan kirk'' tamlaması hafızamdaydı ama sima silikti;
kaşları alınmış ve çekik duran 2. kaptan da hafızamdaydı ama onun da adını unutmuştum.

hal bu iken afişine de dikkat etmeden gittim.

film devam etti gitti;
pek beğenmedim;
diyaloglar çoooook basitti;
sahneler çooook yavandı;
tv' de her hangi bir dizi izliyormuş gibi izliyordum.

 ta ki onu görene dek!
benim sherlockum' u görene dek!
kim mi o??
tabi ki afişteki şaheser!
nasıl dikkat etmemişim, nasıl fark edememişim diye şaşırdım.

onu görmemle beraber, filme gittiğim için şükretmeye başladım ve hemen kardeşime msj attım: ''fatiiiiiiiih, star trek'te sherlock oynuyor!'' diye.
zira abla-kardeş ikimiz de kendisinin hayranıyız.

bilmeyenleriniz için söyleyeyim:
benim sherlock ( gerçek adıyla Benedict Cumberbatch ), modern zaman Sherlock Holmes' ünün dizi versiyonunda oynayan kişi.
dizi müthiş, konular müthiş, sürükleyicilik hat safhada, gerilim tam dozunda ve benim sherlock müthiş bir oyuncu!
dizinin yeni sezonunu büyük bir merakla bekliyorum.

gördüğünüz gibi Benedict öyle etkileyici bir oyuncu ki konuyu filmden kendisine sürükledi.
ama kameraya çok müsait, ekrana çok yakışan bir yüzü, fiziki görüntüsü ve duruşu var.
merak edenler buradan rol aldığı filmlerin ve sherlock holmes dizisinin kare kare görüntülerine ulaşabilirler.

filme dönecek olursam, sinemaya para vermeyin, evinizden izleyin derim.

ama Benedict'i beyaz perdede izlemek ayrıcalıktır! hatırlatırım!

iyi seyirler...

3 Haziran 2013 Pazartesi

ACABA?..

acaba bir zamanlar -ki bu ''bir zamanlar'' kısa bir süre öncesine tekabül ediyor- sözde arap baharı için iç çatışmaya giren, iktidara direnen, mevcut yönetimi alaşağı etmek isteyen ve bunu yaparken gerçek(!) demokrasinin-eşitliğin-hakkın-hukukun-adaletin geleceğini zanneden ve bizim de yaşananları tv'den izleyerek ''yazık oluyor, aynı milletin insanları birbirini kırıyor'' dediğimiz ortadoğu ülkelerinin halkları gibi mi davranıyoruz?????